8 Eylül 2012 Cumartesi


Resmi Sağlık Kurumlarında ve Sağlık Sektöründe
Sağlıklı İletişim-Tanıtım-Pazarlama

 

Konunun başlığına bakarak negatif önyargı ile yaklaşmak ve başlıktaki olguyu olumsuz kelimelerle engellemek bize başta sağlık personeline şiddet olmak üzere pek çok sıkıntıyı getirmektedir. Artık ihmal ve kötü ön yargı bize hayatımızla ödetilmektedir. 

Sağlık çalışanları (Hekim, yardımcı sağlık personelleri ve sağlıkçı olmayan diğer sağlık kuruluşu personelleri) için gerek örgün eğitim süreçlerinde ve gerek hizmetiçi eğitim programlarında 'Sağlıkta İletişim, Kişisel Gelişim ve Beden Dili' başlıklarında eğitim verilmelidir. Tıp fakültelerinde ders olarak bulunan 'tıp deontolojisi' ve diğer sosyal içerikli dersler daha ciddi formasyonla iletişim dersleri ile güçlendirilerek verilmeli ve öğrenciler statik nosyonlu doktordan sosyal dokuları olan hekim kalitesine geçilmelidir. Bu kadrolara yapılacak eğitimlerle kariyerleri boyunca tüm farklı özelliklere sahip ‘insan’ la muhatap olacakları ve ‘tepeden bakmacılık’ la mesleklerine asalet kazandıramayacakları unutturulmamalıdır.

Sağlık hizmetlerinin tümünün aynı kurum içerisinde verilmesi her zaman mümkün değildir. Tüm kurumlar birbirlerinin ürettiği hizmetlere sürekli ihtiyaç duymaktadırlar. Dolayısı ile en rekabetçi kurumlar bile bazen bir tedavi yada hizmet sürecini birlikte yürütmek durumundadırlar. Hastaların tedavi süreçlerini birlikte yürütebilmenin temel kuralı da kurumlar arası iletişimdir. Özel sağlık kuruluşlarında bulunan 'kurumsal iletişim, pazarlama-tanıtım, halkla ilişkiler' birimleri özel kurumlarda bu hizmetleri sağlarken resmi hizmet sağlayıcılarda bu hizmetler bulunmamaktadır. Bu durum resmi sağlık kuruluşlarında yanlış yerden başlanarak önce 'hasta hakları' birimlerinin oluşturulması ve bunu personelin üzerinde demokles kılıcı gibi sallandırmaya varan bir durum ortaya motivasyon problemleri ve amirlere karşı güvensizlik sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Önce diğer iletişim hizmet birimlerini oluşturan özel müteşebbislerin kurumlarında bu sorunlar oluşmadan engellenmiştir.

Halbuki resmi sağlık kurumlarında bu hizmet birimleri gereksiz, lakayt ve simsar gibi nahoş tabirlerle engellenmektedir. Daha sonra özellikle de medyaya yansıyan ciddi bir problem olduğunda (yangın, kanaat önderi bir kişinin hastaneye gelmesi vb) kurum çalışanları ne yapacağını bilemeden hareket etmektedirler ve bu durum ciddi iletişim kazalarına sebep olmaktadır. Ölümle sonuçlanan hasta ve yakınlarının saldırıları bu birimlerin olduğu özel hastanelerde yaşanmamaktadır. Kurum içi personeller ve birimler arası iletişim, kurumlar arası iletişim (diğer iç ve dış hizmet paydaşı kurumlarla), halkla ilişkiler ve en son olarak da tabiî ki yazılı ve görsel medya ile iletişim konuları gerek üniversite gerek sağlık bakanlığı kurumlarında bir an evvel yer edinmelidir.
 
Bir de toplumda kanaat önderi olarak medyanın sürekli görüşlerini aktaran insanların sağlıkçılar ile ilgili hırsız, haksız kazanan ve sürekli kaytarmaya teşebbüs eden insan profili çizerek haksızlık etmeleri toplumdaki bakış açısını ciddi boyutta negatif etkilemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder