Resmi Sağlık Kurumlarında ve Sağlık Sektöründe
Sağlıklı İletişim-Tanıtım-Pazarlama
Konunun başlığına bakarak negatif önyargı ile yaklaşmak ve
başlıktaki olguyu olumsuz kelimelerle engellemek bize başta sağlık
personeline şiddet olmak üzere pek çok sıkıntıyı getirmektedir. Artık ihmal ve kötü ön yargı bize hayatımızla ödetilmektedir.
Sağlık çalışanları (Hekim, yardımcı sağlık personelleri ve
sağlıkçı olmayan diğer sağlık kuruluşu personelleri) için gerek örgün eğitim
süreçlerinde ve gerek hizmetiçi eğitim programlarında 'Sağlıkta İletişim, Kişisel
Gelişim ve Beden Dili' başlıklarında eğitim verilmelidir. Tıp
fakültelerinde ders olarak bulunan 'tıp deontolojisi' ve diğer sosyal
içerikli dersler daha ciddi formasyonla iletişim dersleri ile güçlendirilerek
verilmeli ve öğrenciler statik nosyonlu doktordan sosyal dokuları olan hekim kalitesine geçilmelidir. Bu
kadrolara yapılacak eğitimlerle kariyerleri boyunca tüm farklı özelliklere
sahip ‘insan’ la muhatap olacakları ve ‘tepeden bakmacılık’ la mesleklerine asalet kazandıramayacakları unutturulmamalıdır.
Sağlık hizmetlerinin tümünün aynı kurum içerisinde verilmesi
her zaman mümkün değildir. Tüm kurumlar birbirlerinin ürettiği hizmetlere
sürekli ihtiyaç duymaktadırlar. Dolayısı ile en rekabetçi kurumlar bile bazen bir
tedavi yada hizmet sürecini birlikte yürütmek durumundadırlar. Hastaların
tedavi süreçlerini birlikte yürütebilmenin temel kuralı da kurumlar arası
iletişimdir. Özel sağlık kuruluşlarında bulunan 'kurumsal iletişim,
pazarlama-tanıtım, halkla ilişkiler' birimleri özel kurumlarda bu hizmetleri
sağlarken resmi hizmet sağlayıcılarda bu hizmetler bulunmamaktadır. Bu durum
resmi sağlık kuruluşlarında yanlış yerden başlanarak önce 'hasta hakları' birimlerinin oluşturulması ve
bunu personelin üzerinde demokles kılıcı gibi sallandırmaya varan bir durum
ortaya motivasyon problemleri ve amirlere karşı güvensizlik sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Önce diğer iletişim hizmet birimlerini oluşturan
özel müteşebbislerin kurumlarında bu sorunlar oluşmadan engellenmiştir.
Halbuki resmi sağlık kurumlarında bu hizmet birimleri
gereksiz, lakayt ve simsar gibi nahoş tabirlerle engellenmektedir. Daha sonra
özellikle de medyaya yansıyan ciddi bir problem olduğunda (yangın, kanaat
önderi bir kişinin hastaneye gelmesi vb) kurum çalışanları ne yapacağını
bilemeden hareket etmektedirler ve bu durum ciddi iletişim kazalarına sebep
olmaktadır. Ölümle sonuçlanan hasta ve yakınlarının saldırıları bu birimlerin
olduğu özel hastanelerde yaşanmamaktadır. Kurum içi personeller ve birimler
arası iletişim, kurumlar arası iletişim (diğer iç ve dış hizmet paydaşı
kurumlarla), halkla ilişkiler ve en son olarak da tabiî ki yazılı ve görsel
medya ile iletişim konuları gerek üniversite gerek sağlık bakanlığı
kurumlarında bir an evvel yer edinmelidir.
Bir de toplumda kanaat önderi olarak medyanın sürekli görüşlerini aktaran insanların sağlıkçılar ile ilgili hırsız, haksız kazanan ve sürekli kaytarmaya teşebbüs eden insan profili çizerek haksızlık etmeleri toplumdaki bakış açısını ciddi boyutta negatif etkilemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder